Alzheimer hastalığında tanı koyma sürecinde önemli bir dönüm noktası yaşandı. Artık hastalığın biyolojik belirtilerine dayalı tanı, klinik değerlendirmelerle sınırlı kalmadan çok daha hızlı ve pratik hale geliyor. Bu gelişme, özellikle ileri yaşta görülen bu hastalığın erken teşhis edilmesine imkan tanıyarak, hastaların yaşam kalitesini artırma ve tedaviye erken başlama konusunda büyük avantajlar sağlıyor.
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin (FDA) onay verdiği yeni kan testi, Alzheimer teşhisinde devrim yaratacak nitelikte. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Lütfü Hanoğlu, bu gelişmeyi şu sözlerle değerlendirdi: “Artık hastalığın biyolojik tanısını kan yoluyla koymak mümkün. Bu, teşhisi daha erişilebilir ve zaman kaybını en aza indirecek şekilde kolaylaştırıyor.”
Alzheimer’ın biyolojik tanısında yeni dönemin kapısı açıldı
Geleneksel olarak Alzheimer, klinik semptomlara göre tanılan bir hastalık olmanın ötesine geçti. Son yıllarda biyobelirteçler ve görüntüleme yöntemleriyle desteklenen tanı süreçleri, hastalığın erken aşamalarında bile tespiti mümkün kılıyor. Ancak, bu yeni kan testi, biyolojik belirteçlere ulaşmayı çok daha pratik hale getiriyor ve hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkilemeden erken müdahale edilmesine olanak tanıyor.
Prof. Dr. Hanoğlu, bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı: “Eskiden belden sıvı örneği alınarak yapılan testler, hastaya rahatsızlık verdiği ve erişimin zor olduğu için sınırlı kalıyordu. Şimdi ise, sadece kan örneğiyle yapılabilen bu testler, tanı sürecini hem hızlandırıyor hem de hastanın konforunu artırıyor.”
Yeni tedavi yöntemleriyle hastalığın seyri değişebilir
Son iki yılda Alzheimer tedavisinde kayda değer gelişmeler yaşandı. Monoklonal antikorlar ve aşı benzeri tedaviler, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaya ve hatta durdurmaya yönelik yeni umutlar doğurdu. Prof. Dr. Hanoğlu, bu tedavilerin özellikle hastalığın başlangıç ve prodromal dönemlerinde kullanıldığında, beyinde biriken amiloid plaklarının temizlenmesine yardımcı olduğunu belirtti. “Bu tedaviler, hastalığın ilerlemesini önemli ölçüde yavaşlatabilir ve yaşam kalitesini artırabilir” şeklinde ekledi.
Alzheimer’a karşı yaşam tarzı da büyük rol oynuyor
Yalnızca biyolojik tedaviler değil, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının da hastalığın önlenmesinde kritik önemi bulunuyor. Prof. Dr. Hanoğlu, tansiyon ve şeker hastalığının kontrol altında tutulması, düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve kaliteli uyku gibi yaşam tarzı faktörlerinin hastalığın başlangıcını geciktirdiğini veya yavaşlattığını vurguladı. “Zararlı alışkanlıklardan uzak durmak ve zihni aktif tutmak, Alzheimer riskini azaltmada önemli rol oynuyor” diye ekledi.
Erken tanı büyük umutlar vadediyor
Prof. Dr. Hanoğlu, son olarak şu önemli mesajı verdi: “Alzheimer tanısı artık çok daha erken konulabiliyor. Bu, hastaların yaşam kalitesini yükseltmek ve tedavi imkanlarını artırmak adına büyük bir adım. Geç kalmadan, erken teşhisle alınan önlemlerle hastalığın etkilerini hafifletmek mümkün.”
Detaylı bilgi ve gelişmeleri takip etmek için Anlık Sivas haber merkezini ziyaret edebilirsiniz.