Sivas Olgunlaşma Enstitüsü’nde gerçekleştirilen doğal boyama çalışmaları, geleneksel yöntemlerle el emeğiyle hayat bulan ve doğaya saygılı üretimler olarak öne çıkıyor. Bu çalışmalar, hem insan sağlığına zarar vermeyen hem de çevreyle uyumlu ürünler ortaya koymayı amaçlıyor. Tamamen doğal malzemeler kullanılarak gerçekleştirilen bu işlemler, bölgenin zengin bitki örtüsünden elde edilen doğal boyalarla renk kazandırılıyor. Enstitüde uygulanan yöntemler sayesinde, geleneksel kültürel miras yeniden canlandırılıyor ve modern üretim teknikleriyle harmanlanıyor.
Sivas’ın bitki çeşitliliği ve doğal kaynakları, bu çalışmaların temelini oluşturuyor. Toplanan bitkiler, uygun zamanda kurutulup saklandıktan sonra, iplik ve kumaşlar üzerinde doğal boyama işlemlerine başlanıyor. Bu süreçte, kullanılan tüm malzemeler insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyecek şekilde özenle seçiliyor. Doğal boyama sırasında, iplikler ve kumaşlar büyük kazanlarda kaynatılarak, renklerin tamamen doğal yollarla aktarılması sağlanıyor. Kurutma aşamasından sonra ise, bu ürünler dokuma alanında halı, kilim ve tekstil ürünlerine dönüştürülüyor. Ayrıca, doğal ve ekolojik baskı teknikleriyle de ürünlere farklı görünümler kazandırılıyor. Doğal boyama sonrası ortaya çıkan atıklar ise, doğaya zarar vermeden gübre olarak geri kazandırılıyor, böylece sürdürülebilirlik temel ilke olarak benimseniyor.
Usta Öğretici Ayşegül Baş’ın Açıklamaları
Enstitüde görev yapan Usta Öğretici Ayşegül Baş, yapılan doğal boyama işlemlerinin tamamen geleneksel ve doğal yöntemlerle gerçekleştirildiğini vurguluyor. Baş, “Kurumumuzda kullanılan iplik ve boyalar tamamen doğaldır. Bitkileri kendimiz toplar, kurutur ve doğal boyama sürecinde kullanırız. Sivas’ın zengin bitki örtüsü sayesinde, doğal boyalarımızın yaklaşık %80’ini kendimiz temin ediyoruz. Topladığımız bitkileri kurutup, depoladıktan sonra, ihtiyaç duyduğumuzda ip ve kumaşlar üzerinde doğal yöntemlerle boyama işlemini gerçekleştiriyoruz. Öncelikle ipleri yıkayıp mordanlıyoruz, ardından istediğimiz renk tonunu hazırlıyoruz. İplikleri ve kumaşları kaynayan doğal boyalara batırıp, kurumasını sağlıyoruz. Kurutma işlemi tamamlandıktan sonra, ürünler dokuma alanında halı ve kilim yapımında kullanılıyor ya da farklı baskı teknikleriyle değerlendirilerek farklı ürünlere dönüştürülüyor” dedi.
Geçmişten Günümüze Doğal Boyama
Sentetik boyaların insan sağlığına zarar vermesi nedeniyle, doğal boyama teknikleri yeniden önem kazanıyor. Baş, “Ürettiğimiz kumaşlar, ipek, pamuk ve yünden oluşmakta olup, hiçbir kimyasal madde içermemektedir. Yaprakların kendi rengini aktarmasını sağlayan bu yöntemler, geleneksel kültürümüzden günümüze ulaşmış ve sürdürülebilir bir sanat dalıdır. Geçmişte atalarımız, kıyafetleri ve ürünleri tamamen doğal yöntemlerle boyamış ve bu teknikler yüksek değere sahipmiş. Özellikle ‘cehri’ adı verilen boyalar, o dönemde oldukça değerliymiş ve yurt dışına ihraç edilirmiş. Ancak 17. ve 18. yüzyıllarda sentetik boyaların ortaya çıkmasıyla, doğal boyama kültürü zamanla unutulmaya yüz tutmuş. Günümüzde ise, özellikle tekstil sektöründe kullanılan sentetik boyalar, insan sağlığı ve çevre açısından ciddi tehditler oluşturuyor. Bu nedenle, doğal boyalar tamamen zararsız olup, doğayla uyumlu üretimler olarak tercih ediliyor. Ayrıca, kullanılan atık maddeler doğaya döküldüğünde, gübre olarak geri dönüşerek ekosisteme katkı sağlıyor.”
Kendimiz Topluyoruz ve İşliyoruz
Baş, doğal boyama sürecinde kullanılan malzemelerin tamamen el emeğiyle hazırlandığını belirterek, “Bitkileri kendimiz topluyor, kurutuyor ve kaynatarak ipleri boyuyoruz. Bu yöntem, hem insan sağlığı açısından güvenli hem de çevre dostudur. Sentetik boyalar ise, makineler aracılığıyla üretildiği ve kimyasal içerdiği için sağlığa zarar verebiliyor. Bizim kullandığımız doğal boyalar ise, doğada bulunan ve doğayla uyum içinde olan maddelerden elde ediliyor. Üretim sırasında herhangi bir kimyasal kullanılmadığı gibi, işlemler sonunda ortaya çıkan atıklar doğaya zarar vermeden gübreye dönüşüyor ve ekosistemi destekliyor” dedi.
Enstitüde gerçekleştirilen çalışmalar, geleneksel kültürel değerlerin yaşatılması ve sürdürülebilir üretim anlayışının benimsenmesi açısından büyük önem taşıyor. Bu sayede, hem bölge ekonomisine katkı sağlanmakta hem de doğal ve sağlıklı ürünler üretilerek, modern yaşamın getirdiği zararlardan korunuluyor.