Algolog Prof. Dr. Emine Nur Tozan, ağrı kesicilerin doğru ve bilinçli kullanımının tedavi başarısını önemli ölçüde artırdığını vurguluyor. Kronik ağrı tedavisi gören birçok hastanın sadece ağrıları hissedildiği zamanlarda değil, düzenli ve bilinçli bir şekilde ilaç kullanması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Tozan, “Kronik ağrı tedavisinde, ağrı kesiciler; ‘ağrım oldukça alırım’ şeklinde değil, belirli bir zaman dilimi boyunca, düzenli ve planlı bir şekilde kullanılmalıdır” ifadelerini kullanıyor.
Acıbadem Kent Hastanesi Algoloji (Ağrı) Uzmanı Prof. Dr. Emine Nur Tozan, ağrı kesici ilaçların güvenli ve etkili kullanımında temel ilkelerin olduğunu belirtiyor. Bu ilkeler, kısa süreli ve kronik ağrıların tedavisinde komplikasyonları önlemek ve en iyi sonucu almak adına büyük önem taşıyor. Özellikle 3 ay ve üzeri süreyle devam eden ağrıların, kronik kabul edildiğini ve bu durumun hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen çok faktörlü bir süreç olduğunu vurguluyor. Prof. Dr. Tozan, “Kronik ağrı yalnızca bir semptom değil; aynı zamanda yaşam kalitesini düşüren, psikolojik ve fiziksel açıdan bütünsel bir sorundur. Bu nedenle, tedavi sırasında ağrıya eşlik eden diğer semptomlar da dikkate alınmalı ve multidisipliner bir yaklaşım benimsenmelidir. Kronik ağrı tedavisinde kullanılan analjezikler, aslında ağrıyı tamamen ortadan kaldırmak yerine, ağrı mekanizmasını hedef alarak kontrol altına almayı amaçlar” diye ekliyor.
Ağrının Kaynağını Belirlemek Çok Önemli
Prof. Dr. Tozan, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) önerdiği, hafif etkili ilaçlar ile başlayan üç basamaklı ağrı tedavi şemasını hatırlatıyor. Başarılı bir tedavi için, ağrının kaynağının doğru tespit edilmesinin şart olduğunu vurguluyor. Örneğin, kas-iskelet sistemi, sinirsel, nosiseptif (doku hasarına bağlı ağrı), nöropatik (sinir hasarına bağlı) ve viseral (iç organlara ait) ağrı türlerinin net bir biçimde belirlenmesi gerekiyor. Ayrıca, uygun analjezik seçiminin, tanıya uygun yapılması hastanın tedavisinde büyük fark yaratır. Prof. Dr. Tozan, “Kronik ağrıların tedavisinde, ilaçlar; ‘ağrım oldukça alırım’ anlayışından uzak durmalı, ‘ağrı olsa da olmasa da’ düzenli ve planlı bir şekilde kullanılmalı. En düşük etkili dozdan başlayarak, etkili dozlara ulaşana kadar titrasyon yapılmalıdır” diyerek, doz ayarının önemini vurguluyor.
İlaçların gereksiz uzun süre kullanımı ise yan etkileri artırabilir. Özellikle opioid grubu analjeziklerin, kabızlık, bulantı-kusma, bilişsel fonksiyonlarda yavaşlama ve uyku hali gibi yan etkileri olabiliyor. Parasetamol ise yüksek ve uzun süreli kullanımlarda, karaciğer toksisitesine yol açabilir. Bu nedenle, ilaçların kullanımında dikkatli olunmalı ve hekimin önerilerine uyulmalıdır. Prof. Dr. Tozan, “Hekimler, hastalarına ilacın kullanım süresi, dozları ve olası yan etkileri hakkında detaylı bilgi vermeli. Hastalar ise, hekimin talimatlarına uygun hareket etmeli ve herhangi bir olumsuz belirti durumunda hemen hekime başvurmalıdır” şeklinde konuşuyor.
Kronik Ağrıda Çok Yönlü ve Sürekli Takip
Hastanın ağrı şiddeti ve yaşam kalitesinin düzenli aralıklarla değerlendirilmesi gerektiğine değinen Prof. Dr. Tozan, gerekirse tedavi planında değişiklikler yapılması gerektiğinin altını çiziyor. Kronik ağrı tedavisinde, sadece ilaç değil; fizik tedavi, psikolojik destek, egzersiz ve beslenme gibi çok disiplinli yaklaşımların da önem taşıdığını belirtiyor. Bu bütünsel yaklaşım, hastanın yaşam kalitesini artırmak ve ağrı yönetimini optimize etmek adına temel unsurdur. Prof. Dr. Tozan, “Multidisipliner ve bütüncül tedavi yaklaşımları, kronik ağrıların yönetiminde başarıyı artırır ve hastanın yaşam kalitesini yükseltir” diyor.
Kaynak: Anlık Sivas