Denizli’de 2026 yılı emlak rayiç bedellerinde yaşanan astronomik artışlar, şehrin gündemini uzun süre meşgul etmeye devam ediyor. İddialara göre, bu artış oranları %40’lara ulaşmış durumda ve bu durum, hem yerel yönetimler hem de vatandaşlar arasında büyük tartışmalara neden oluyor. Özellikle AK Parti ve CHP’nin bu konuda karşı karşıya gelmesi, şehirde siyasi gerilimi artırırken, Denizli Emlakçılar Odası da artışların boyutunu doğrulayarak, %20, %30 ve %40 kat arasında değişen oranlarda artış gerçekleştiğini açıkladı.
İl Defterdarlığı bünyesinde faaliyet gösteren Merkezi Rayiç Bedel Takdir Komisyonu, Denizli’nin tüm ilçelerinde 2026 yılı için geçerli olacak yüzdelik artış oranlarını belirledi. Ancak, bazı belediyelerin bu oranları düşük bulması ve itiraz etmesi üzerine, Komisyon yeniden toplanarak ilçe ve mahalle bazında yeni oranlar tespit etti ve bu kararları ilgili belediyelere iletti. Bu süreçte, ilçe ilçe ve mahalle mahalle detaylandırılan artış oranları, özellikle Merkezefendi ve Pamukkale belediyeleri tarafından, kendi oluşturdukları komisyonlar aracılığıyla onaylanan ve yüksek oranlar içeren kararlarla, %20’den %40’a varan artışlara sahne oldu.
Bu yüksek oranlar, siyasi arenada karşılıklı suçlamaları da beraberinde getirdi. AK Parti ve CHP temsilcileri, birbirlerini suçlayarak tartışmayı daha da büyüttü. Ancak, tartışmalara netlik kazandıran ve durumu daha iyi anlamaya yardımcı olan, Denizli Emlakçılar Odası Başkanı Hakan Arslan, konu hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Arslan, şu ifadeleri kullandı: “Kamuoyunun son günlerde tartıştığı bu konunun detaylarına inmeden önce, teknik ve resmi bilgileri paylaşmakta fayda görüyorum. 2026 yılı için belirlenen emlak rayiç bedelleri, bölge ve mahalle bazında farklılık göstermektedir. Bazı mahallelerde emlak vergisi fiyatları 10 kat artarken, bazı bölgelerde bu oran 20 kat, hatta 30 ile 40 kat arasında değişmektedir. Bu artışlar, resmi verilere dayanmaktadır ve doğrudur.”
İlgili kamuoyu ve yerel yönetimler tarafından yapılan bu değerlendirmeler, artışların gerçek ve ciddi boyutlarda olduğunu ortaya koymakla birlikte, tartışmaların daha sağlıklı bir zemine oturması adına uzmanların ve yetkililerin ortak hareket etmesi büyük önem taşıyor. Resmi verilerin ve bölgesel farkların dikkate alınmasıyla, emlak piyasasının sürdürülebilirliği ve adilliği sağlanabilir.