Çocuklukta yakalandığı zatürre sonrası KOAH teşhisi konulan İzzet Armutçu (55), neredeyse çeyrek asır boyunca oksijen makinesine bağlı yaşadı. Armutçu, yıllar süren bekleyişin akabinde yapılan akciğer nakliyle tekrar hayata tutundu.
Çocukken geçirdiği zatürre rahatsızlığının akabinde hastalığı ilerleyen ve KOAH tanısı konulan 55 yaşındaki İzzet Armutçu’nun sıhhat durumu yıllar geçtikçe berbatlaştı. 2001 yılından itibaren oksijen makinesine bağımlı hale gelen ve nefes açıcı ilaçlar kullanan Armutçu, yaklaşık 4 yıl evvel organ nakil listesine alındı. Kendisine uygun akciğerin bulunacağı umuduyla yaklaşık 4 yıl listede bekleyen Armutçu, takip ve tedavilerinin yürütüldüğü Bilkent Şehir Hastanesi’nden sabaha karşı gelen telefonla yine hayata tutundu. Armutçu, beyin mevti gerçekleşen ve organları bağışlanan şahıstan alınan akciğerin nakledilmesiyle çeyrek asra yakın nefes uğraşında memnun sona kavuştu.
“Öyle güç koşullar yaşıyorsun ki ellerini açıp ‘Allah’ım yeter’ diye yalvarıyorsun”
Çocukluğunda yaşadığı rahatsızlıktan dolayı zatürre teşhisi konulduğunu ve ilerleyen günlerde hastalığının KOAH’a evrildiğini belirten Armutçu, “En son akciğer sönmesi yaşadım. Akciğer sönmesi ile itibaren daha evvel bir operasyon geçirdim ve daha sonra oksijen makinesi tercih edildi. Oksijen makinesi de bana kâfi gelmiyordu. Benim 25 yılım mevt kalım savaşı üzere geçti diyebilirim zira insanız gereksinimlerimiz ve yapamıyorsun. Bu sebepten ötürü da eşini, çocuklarını çağırıyorsun. Ben hastayım ancak onlar da hasta üzere zira onları da etkiliyor. Moral olarak sıfır oluyorsun ve hastalığın daha da artıyor. Gece oluyor daralıyorsun, sabah oluyor uyuyamıyorsun. O denli güç kurallar yaşıyorsun ki ellerini açıp ‘Allah’ım yeter’ diye yalvarıyorsun. Allah’ın gücüne gitmesin ancak bunu dediğimiz çok oluyor. Bunu çekmek çok sıkıntı zira bir baş ağrısı, kırık yahut fıtık üzere değil nefesin gelmiyor” sözlerine yer verdi.
“Pencereyi açıp kuş üzere uçasım geldi”
Donörün bulunduğu haberini aldıktan sonra çok memnun olduğunu tabir eden Armutçu, “Pencereyi açıp kuş üzere uçasım geldi. O denli bir hayalim vardı. ‘Allah’ım ben bu günleri de mi yaşayacaktım’ dedim. İki bahtım var; biri vefat, biri naklim. Nakil olsam rahat nefes alıp yaşayacağım, öbürü de malum. Ailem bana çok yarar sağladı. Benim hem kolum hem bacağım oldular. Çok hoş teselli ettiler” halinde konuştu.
“Oksijen makinesi olmadan koridorda 25 cins attım”
Nakil ameliyatının gerçekleşmesinin akabinde rahat bir biçimde nefes alabilmeye başladığını aktaran Armutçu, “5 metre yürüyemiyordum fakat artık oksijen makinesiz koridorda 25 tıp attım. Daha ben nakil olalı yaklaşık 1 ay oldu. Nakil hakikaten çok faydalı” sözlerini kullandı.
“Taburcu olunca en çok ailemle yemek yiyip, sohbet etmek istiyorum”
Organ bağışı davetinde bulunan Armutçu, “Hasta kardeşlerim rahat bir nefes alsın, sevinsinler. Onların duasını almak tahminen de çok üstündür. Ben donörüm için ‘Allah Rahmet eylesin, yeri cennet olsun, Allah’ım sevdiklerine sabır eylesin’ diyorum. Taburcu olduktan sonra en çok ailemle yemek yiyip, sohbet etmek istiyorum. Enfeksiyon dehşetinden kardeşim arıyordu çağıramıyordum. Ablam arıyordu meskene davet edemiyordum. Çocuklarımla sohbet edemiyordum” dedi.
Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Akciğer Nakli Merkez Sorumlusu ve Göğüs Cerrahisi Kliniği Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Erdal Yekeler ise Armutçu’nun 3-4 yıldır nakil için bekleme listesinde yer aldığını ve 22 Temmuz’da çıkan dönör ile naklin gerçekleştirildiğini kaydetti.
“Tüm vatandaşlarımızı beyin mevti gerçekleştikten sonra organ bağışına davet ediyoruz”
Tüm organ nakilleri içerisinde en fazla vefat oranının organ naklinde gerçekleştiğini belirten Yekeler, “Biz, Akciğer naklinde beyin vefatı gerçekleşmiş hastalardan fakat organı alarak nakli gerçekleştirebiliyoruz. Bu da natürel ki akciğer naklini kadavraya bağımlı kılıyor. Hasebiyle kadavradan yapılan organ nakillerinin canlıdan bağışa kıyasla çok az olduğu ülkemizde akciğer naklinin sayısı, bekleme listemizde olan hastanın eritilmesi yapılan bağışlarla mümkün olmaktadır. Hasebiyle ülkemizdeki bu manada hassas olan tüm vatandaşlarımızı beyin mevti gerçekleştikten sonra organ bağışına davet ediyoruz” dedi.
Ankara Bilkent Şehir Hastanesinin Akciğer Nakli Merkezinin ortaya koyduğu muvaffakiyet ile Türkiye’deki en uygun merkez olduğunu tabir eden Yekeler, Türkiye’den daha evvel akciğer nakline başlayan ülkelere nazaran kıyasla elde edilen bu muvaffakiyetin dünya ortalaması üzerinde olduğunun altını çizdi.
“Akciğer naklindeki süremiz 4 ila 6 saat ortasında değişmektedir”
Akciğer naklinde yaşanan en büyük zorluklardan bir adedinin donörden çıkarılan organın nakledilme mühleti olduğuna dikkati çeken Yekeler, “Akciğer naklinde sonuçta iki organ nakli yapıyoruz. Akciğer naklindeki süremiz 4 ila 6 saat ortasında değişmektedir. Bu da bizim için bu kadar zahmetli iki organ naklini yaptığımız koşuşturmacanın içerisinde bizi gerilime sokan en büyük sebep. Münasebetiyle biz kendimizi karaciğer ve böbrek nakli ile kıyas dahi etmiyoruz. Yapılan karaciğer ve böbrek nakillerinin yaklaşık yüzde 85’i canlıdan bağışla organ nakli halinde gerçekleşmektedir. Bu planlı bir ameliyat demektir lakin akciğer nakli plansız bir ameliyattır. Büyük oranda nakillerimiz gece gerçekleşmekte ve plansız nakil olmakta. Akciğer naklindeki takımda yer alan yaklaşık 20 arkadaşımız fedakarca bu faaliyetin içerisinde yer almaktadır” diye konuştu.
Armutçu’nun ameliyatının akabinde 20 gün geçtiğini ve bu müddet ile ağır bakım sürecinin atlatıldığını belirten Yekeler, ameliyatın akabinde birinci günlerde organ reddinin yaşanmaması ve enfeksiyon oluşmaması verilen çabanın muvaffakiyetle tamamlandığını söz etti. Ayrıyeten Prof. Dr. Yekeler, diğer organ bağışlarında çok düşük olan ret oranının akciğer naklinde yüzde 60’ları bulabildiğini de kelamlarına ekledi.
Anlık Sivas Haber
